yükleniyor...
Reşit Olmayanla Cinsel İlişki suçu 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar adlı altıncı bölümün 104. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre;
"(1) Cebir, tehdit ve hile olmaksızın, onbeş yaşını bitirmiş olan çocukla cinsel ilişkide bulunan kişi, şikayet üzerine, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Suçun mağdur ile arasında evlenme yasağı bulunan kişi tarafından işlenmesi hâlinde, şikâyet aranmaksızın, on yıldan on beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(3) Suçun, evlat edineceği çocuğun evlat edinme öncesi bakımını üstlenen veya koruyucu aile ilişkisi çerçevesinde koruma, bakım ve gözetim yükümlülüğü bulunan kişi tarafından işlenmesi hâlinde, şikâyet aranmaksızın ikinci fıkraya göre cezaya hükmolunur."
-Reşit olmayanla cinsel ilişki suçunu düzenleyen maddenin ilk fıkrasında suçun basit hali olan cebir, tehdit ve hile olmaksızın 15 yaşını bitirmiş olan çocukla cinsel ilişki kurulması düzenlenmiş ikinci fıkrasında ise suçun mağdur ile arasında evlenme yasağı bulunan kişi arasında işlenmesi hali düzenleme altına alınmıştır.
-Maddenin üçüncü fıkrasında ise suçun evlat edinme ilişkisi bakım ve gözetim yükümlülüğü ilişkisi çerçevesinde işlenmesi durumu cezalandırılmıştır. Reşit olmayanla cinsel ilişki suçu kanun koyucu tarafından çocuğun cinsel dokunulmazlığı korunması olup suçun ilk fıkrasında düzenlenen şekli şikâyete bağlı olup ikinci ve üçüncü fıkraları re’sen soruşturulmaktadır.
-Suçun maddi ve manevi unsurları özellik gösterdiğinden ve somut olaya göre suçun oluşup oluşmadığı ayrımı zor olduğundan ceza avukatı yardımından faydalanmak hem mağdur hem de üzerine suç isnat edilen şüpheli açısından büyük önem taşımaktadır. Bunun yanı sıra reşit olmayanla cinsel ilişki suçu neticesinde mağdurun uğramış olduğu maddi ve manevi zararı gidermek için manevi tazminat alma hakkı da vardır.
-Reşit olmayanla cinsel ilişki suçu Türk Ceza Kanunu’nun “kişilere karşı işlenen suçlar” içerisinde ve “cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar” başlığı altında düzenlenmiş olduğundan bu düzenleme ile korunan hukuki yararın çocuğun cinsel dokunulmazlığı ve gelişimidir. Nitekim kanun koyucu bu suçla 15 yaşını doldurmuş ancak 18 yaşını tamamlamamış kişilerin cinsel bütünlüğüne karşı işlenen fiilleri cezalandırma yoluna gitmiştir.
-Bu yaş grubu aralığında bulunan çocukların cinsel özerkliğinin sınırlı olduğu kabul görüldüğünden rıza göstermesi de ilgili suçun oluşumu açısından geçerli sayılmamış ve dolayısıyla çocuğun cinsel gelişiminin sağlıklı olması da ilgili suç tipi ile korunmaya çalışılmıştır.
-Suçun faili konusunda kanun maddesinde ayrı bir düzenleme yapılmadığından herhangi bir özellik göstermeden herkes olabilir.
-Failin yaşı ve cinsiyeti önemli olmamakla birlikte bu suçu bir kadın bir erkeğe karşı işleyebildiği gibi bir erkek de bir kadın veya erkeğe karşı bu suçu işleyebilir. Buna karşılık suçun maddi unsurunu oluşturan hareket cinsel ilişki olarak belirtildiğinden dolayı bir kadın bir kadına karşı bu suçu işlemesi mümkün değildir.
-Suçun faili açısından özellik gösteren haller ise maddenin 2’nci ve 3’üncü fıkrasında düzenlendiği şekliyle suçun mağduru olan 15 yaşını doldurmuş çocuk ile aralarında evlenme yasağı bulunan kişi ve evlat edinme öncesi çocuğun bakımını üstlenen veya koruyucu aile ilişkisi çerçevesinde çocuk hakkında koruma, bakım ve gözetim yükümlülüğü altında olan kişi bakımında özgü faillik aranmaktadır.
-Suçun mağduru, 15 yaşını bitirmiş ancak henüz 18 yaşını tamamlamamış olan çocuktur. Mağdurun cinsiyeti açısından ise kanunda herhangi bir düzenleme olmadığından bu suçun mağduru hem erkek hem de kız çocuk olabilir. Kanunda suçun mağduru açısından aranan özellikler bu şekilde sayılmış olmakla birlikte suçun mağdurunun belirlenmesinde kanunun aradığı yaş sınırlarının tespiti oldukça önemlidir.
-Nitekim çocuğun 15 yaşını doldurup 16 yaşından gün alıp almadığı veya 18 yaşını doldurup 19 yaşından gün alıp almadığı suç tipinin değişmesi ya da suçun oluşmamasına sebep olduğundan yaş hesaplamasının tam ve doğru olarak yapılması gerekmektedir.
-Örneğin gün hatta saat olarak yapılacak hesaplamada çocuğun henüz 15 yaşını doldurmadığı tespit edilirse reşit olmayanla cinsel ilişki suçu oluşmayacak çocuğun cinsel istismar suçu oluşacak aynı şekilde mağdurun birkaç dakika ile bile olsa 18 yaşını doldurmuş olması durumunda herhangi bir suç oluşmayacaktır.
-Bunun yanı sıra değinmemiz gereken diğer bir husus ise 18 yaşının altında küçüklerin evliliğin varlığı durumunda suçun oluşup oluşmayacağıdır. İlgili suçu düzenleyen maddenin başlığı reşit olmayanla cinsel ilişki olmasından dolayı Türk Medeni Kanunu’na göre evlenme yoluyla kişilerin reşit olmasına karar verildiğinden dolayı 16-18 yaş aralığında küçüklerin evlenme yoluyla reşit olmaları durumunda ilgili suç oluşmayacaktır.
Bunun aksine mahkeme kararıyla reşit olan kişiler açısından ise suçun oluşacağını düşünmekteyiz. Zira Türk Medeni Kanunu çerçevesinde “bir mesleğin veya sanatın icrası amacıyla” 15 yaşını dolduran kişiye mahkeme kararıyla verilen rüşt kararı medeni hakların kullanılmasına yönelik olup ceza hukuku kapsamında taraf sıfatını ortadan kaldıracak sonucu doğurmayacaktır.
-Reşit Olmayanla cinsel ilişki suçunun maddi unsuru “cebir, hile ve tehdit olmadan” cinsel ilişki yaşanması durumudur. Kanundaki bu unsurdan da anlaşılacağı üzere çocuğun cinsel ilişkiye rızası aranmakta olup eğer rıza olmadan cebir, hile veya tehdit unsurları eğer söz konusuysa somut olaya göre çocukların cinsel istismarı suçu oluşmaktadır. Burada belirtmemiz gereken suçun maddi unsurunu oluşturan hareket ise “cinsel ilişkide bulunmak”tır. Cinsel ilişkinin vajinal ya da anal yoldan yapılması konusunda herhangi bir ayrıma gidilmediği gibi vücuda cinsel organ dışında başka bir organ veya cisim sokmak bu suçu oluşturmamaktadır.
-Reşit olmayanla cinsel ilişki suçu ancak kasten işlenebilir. Kast hem cinsel ilişkiye hem de mağdurun yaşına yönelik olması gerekmektedir. Zira özellikle yaş konusunda yanılgıya düşmek Türk Ceza Kanunu’nun 30’uncu maddesinin birinci fıkrası kapsamında suçu ortadan kaldırmaktadır.
-Reşit olmayanla cinsel ilişki suçunda maddi unsurun cinsel ilişkinin gerçekleşmesi olduğunu daha öncesinde de dile getirmiştik. Suçun oluşması için cinsel ilişkinin gerçekleşmiş olması yeterli olup teşebbüs aşamasında kalması durumunda fail Türk Ceza Kanunun madde 35’e cezai sorumluluğu belirlenecektir. Bunun yanı sıra fail icari hareketlerden gönüllü olarak vazgeçerse ceza verilmeyecektir.
-Bu suç bizzat işlenebilen bir suç olduğundan dolayı iştirak hükümleri uygulanamamakta ancak azmettirme veya yardım etme hükümleri uygulanabilmektedir. Bunun yanı sıra birden fazla kişi aynı kişiyle art arda cinsel ilişkiye girmişse bu kişiler tek başına fail olarak nitelendirilir.
-Reşit olmayanla cinsel ilişki suçunda içtima hükümleri açısından herhangi bir farklılık bulunmamaktadır. Bu kapsamda aynı mağdura yönelik olarak aynı suç işleme kararına bağlı olarak değişik aralıklarla suçun işlenmesi durumunda zincirleme suç hükümleri uygulanmaktadır. Eğer fail aynı kişiye karşı aynı suç işleme kararıyla suç işlemiyorsa ya da aynı suç işleme kastıyla hareket edip de mağdurlar farklı ise her bir fiil ayrı bir suç oluşturacak ve fail ayrı ayrı cezalandırılacaktır.
-Türk Ceza Kanunun 104’üncü maddesinde; failin, cebir, tehdit ve hile olmaksızın 15 yaşını doldurmuş 18 yaşını doldurmamış çocukla cinsel ilişkide bulunması durumunda mağdurun şikâyeti üzerine iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağı düzenlenmiştir. Maddenin ikinci fıkrasında ise, fail ile mağdur arasında evlenme yasağı bulunması durumunda şikâyet aranmaksızın, failin on yıldan on beş yıla kadar hapis cezasına çarptırılacağı, üçüncü fıkrasında da evlat edineceği çocuğun evlat edinme öncesi bakımını üstlenen veya koruyucu aile ilişkisi çerçevesinde koruma, bakım ve gözetim yükümlülüğü bulunan fail tarafından işlenmesi durumu düzenlenerek yine ikinci fıkra çerçevesinde cezalandırılacağı belirtilmiştir.
-Etkin pişmanlık, failin işlediği fiilin olumsuz sonuçlarını gidermesi durumunda uygulanan bir ceza indirimi nedeni olarak tanımlanmakla birlikte kanunun izin verdiği daha farklı bir ifadeyle kanun koyucu tarafından ilgili suça yönelik özel bir düzenleme yapıldığı takdirde uygulanabilmektedir. Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçunda ise özel bir düzenleme bulunmadığından dolayı etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanma imkânı bulunmamaktadır.
-Adli Para Cezasına çevirme; kasten işlenen suçlarda bir yıl ve altındaki hapis cezalarına alternatif bir yaptırım olarak düzenlenmiştir. Bu kapsamda yapılan yargılama neticesinde netice ceza kanunda aranan şartlar dahilinde ise hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi mümkündür. Bu nedenle Reşit Olmayanla Cinsel İlişki suçu kapsamında yapılan yargılama neticesinde hükmedilen hapis cezası adli para cezasına çevrilebilmektedir.
-Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması kararı; Ceza Muhakemesi Kanunun 231’inci maddesinde düzenlenen ve sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan cezanın, 2 yıl veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası olması ve diğer koşulların varlığı halinde; sanık hakkında hükmolunan cezanın belli bir denetim süresi içerisinde sonuç doğurmamasına olanak sağlayan ceza muhakemesi kurumudur. Buna göre Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçunun ilk fıkrasında düzenlenen halde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi mümkün olup iki ve üçüncü fıkralar kapsamında ise hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı mümkün değildir.
-Reşit Olmayanla Cinsel İlişkiı Suçunun ilk fıkrasında düzenlenen şekli şikâyete tabi olup mağdurun altı aylık şikâyet süresi içerisinde şüpheli hakkında şikâyette bulunması gerekmektedir. İkinci ve üçüncü fıkrasında düzenlenen hali ise şikâyete tabi suçlar içerisinde yer almadığından suçun soruşturulması için şikâyetin varlığı aranmamaktadır. Herhangi bir şekilde suçun işlendiği öğrenildiğinde savcılık tarafından kendiliğinden soruşturma başlatılacaktır. Bu nedenle suçun mağduru konumundaki kişi önce şikâyet edip soruşturulmaya başlanılsa ve sonrasında şikayetinden vazgeçmiş olsa dahi soruşturma ve kovuşturma süreci devam edecektir.
-Ceza Hukuk kapsamında uzlaştırma; şikâyete bağlı olan suçlar ve bunlarla birlikte kanunda tek tek sayılan suçların, fail ve mağdurlarını bir araya getirerek ceza mahkumiyeti sonucuna ulaşmadan dosyanın kapatılmasını amaçlayan bir kurumdur. Uzlaştırma sırasında fail ve mağdur karşılıklı anlaşma sağlarsa, dosya soruşturma aşamasındaysa takipsizlik, kovuşturma aşamasındaysa düşme kararı verilerek kapatılmaktadır. Bu kapsamda Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçunun ilk fıkrasında uzlaşma hükümlerinin uygulanması mümkün olup şikâyete tabi olmayan ikinci ve üçüncü fıkrasında uzlaşma hükümlerinin uygulanması mümkün değildir.
-Ceza Hukuku kapsamında cezanın ertelenmesi; kişi hakkında yapılan yargılama neticesinde mahkeme tarafından hükmedilen mahkûmiyet sonucu doğuran hapis cezasının cezaevinde infaz edilmesinden şartlı olarak vazgeçilmesini düzenleyen infaz kurumudur. Reşit Olmayanla Cinsel İlişki suçunda cezanın ertelenmesi mümkündür.
-Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçunun birinci fıkrasındaki hal şikâyete tabi olduğundan müştekinin şikâyeti üzerine, ikinci ve üçüncü fıkrasında düzenlenen hal şikâyete tabi olmadığından re’sen savcılık tarafından yapılan soruşturma neticesinde iddianamenin kabulü ile kovuşturmaya başlanacaktır. Kovuşturma aşamasında görevli mahkeme suçun işlendiği yerdeki Asliye Ceza Mahkemesidir.
-Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçunda ister suçun birinci fıkrasında düzenlenen şikâyete tabi hali isterse ikinci veya üçüncü fıkrasında düzenlenen diğer halleri olsun ilgili suçtan zarar gören kişi, ceza davasının yanı sıra, ayrıca hukuk mahkemelerinde bir dava açarak uğramış olduğu zararlar nedeniyle; maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabilme hakkına sahiptir. Maddi tazminat, fiil nedeniyle mağdurun uğramış olduğu zarara göre belirlenecek manevi tazminat miktarı ise, yaşanmış olan somut olayın kişi üzerinde bıraktığı manevi zarara göre belirlenmektedir. Bu kapsamda yapılan yargılama neticesinde Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçundan yargılanan sanık yargılama neticesinde hakkında hükmedilen cezanın yanı sıra maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabilmek için mutlaka hukuk mahkemelerinde dava açması gerekmektedir.
BİZİMLE İLETİŞİME GEÇMEK İÇİN BURAYA TIKLAYABİLİRSİNİZ