yükleniyor...
Konut Dokunulmazlığını İhlal suçu 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun Hürriyete Karşı Suçlar adlı yedinci bölümün 116. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre;
"(1) Bir kimsenin konutuna, konutunun eklentilerine rızasına aykırı olarak giren veya rıza ile girdikten sonra buradan çıkmayan kişi, mağdurun şikayeti üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Birinci fıkra kapsamına giren fiillerin, açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi mutat olan yerler dışında kalan işyerleri ve eklentileri hakkında işlenmesi hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine altı aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.
(3) Evlilik birliğinde aile bireylerinden ya da konutun veya işyerinin birden fazla kişi tarafından ortak kullanılması durumunda, bu kişilerden birinin rızası varsa, yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz. Ancak bunun için rıza açıklamasının meşru bir amaca yönelik olması gerekir.
(4) Fiilin, cebir veya tehdit kullanılmak suretiyle ya da gece vakti işlenmesi halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. "
-Konut dokunulmazlığını ihlal suçunun temel şeklinin cezası, fiilin konut veya eklentilerine yönelik işlenmesi halinde altı aydan iki yıla kadar hapis, işyerleri ve eklentilerine yönelik işlenmesi halinde ise, altı aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezasıdır.
-Konut dokunulmazlığını ihlal suçu, 116/4. maddesindeki araçlarla işlenmişse ceza, bir yıldan üç yıla kadar hapistir. TCK m. 119/1’deki nitelikli unsurların varlığı halinde yaptırım bir kat artırılır. Bu hallerde ayrıca soruşturma ve kovuşturma resen yapılmalıdır.
-Yargıtay bir kararında konut dokunulmazlığının ihlali suçunda korunan hukuksal yararı, “konut dokunulmazlığının ihlali ile mülkiyet ve zilyetlik hakkı değil, kişi hürriyeti korunmaktadır. Kanunda mülkiyet ve zilyetliği koruyan başka hükümler bulunmakta olup, bu suçla kişilerin konutlarındaki güvenlik duygusu, sükûn ve huzurlarının korunması amaçlanmaktadır.” şeklinde belirtmiştir. (Yargıtay Ceza Genel Kurulu (CGK.) 01/03/2016 tarih, 2015/2-322 Esas 2016/106 Karar)
-5237 sayılı TCK’nun 116. maddesi uyarınca, konut dokunulmazlığını ihlal suçu bir kimsenin konutuna, konutunun eklentilerine (ya da mutat olan yerler dışında kalan işyerleri ve eklentilerine) rızasına aykırı olarak girilmesi veya rıza ile girildikten sonra buradan çıkılmaması ile oluşur. Görüldüğü gibi, suçun maddi unsuru, failin hak sahibinin rızası dışında konuta veya eklentisine “girmesi” veya “girdikten sonra çıkmaması”dır. Söz konusu hareketlerden birinin yapılması ile suç gerçekleşeceğinden, konut dokunulmazlığını ihlal, seçimlik hareketli bir suçtur.
-Hak sahibinin konutuna girilmesine rızası olmamasına rağmen, onun iradesine aykırı olarak, konutuna girmek tipe uygun eylemi oluşturur. Konut dokunulmazlığını ihlal suçunda yaptırıma bağlanan seçimlik hareketlerden ikincisi, hak sahibinin rızası ile girilen konuttan “çıkmamak”tır. 5237 sayılı TCK’nun 116. maddesine göre, girmek ve çıkmamak fiillerinin hak sahibinin “rızasına aykırı olarak” gerçekleşmesi gerekir.
-Konut dokunulmazlığını ihlal suçunun faili, herkes olabilir. Ancak suçun “kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle” kamu görevlisi tarafından işlenmesi halinde, suç 5237 sayılı TCK’nun 119/1-e maddesinde düzenlenen nitelikli hale dönüşür.
-Konut dokunulmazlığını ihlal suçunun mağduru konut içinde yaşayan herkestir. Aile fertleri aynı konutta birlikte yaşıyorlarsa, bu konut dâhilinde birbirlerine karşı bu suçu işlemeleri mümkün değildir. Zira kanun konutu kül olarak ve aynı çatı altında yaşayan bütün aile fertleri bakımından korumaktadır. Bu sebeple, aynı konutta yaşayan aile fertlerinden biri, konuta ya da burada birlikte yaşayan kimselerin odasına rıza olmaksızın girerse, konut dokunulmazlığını ihlal suçunu işlemiş olmaz.
-Suçun maddi konusu 5237 sayılı TCK’nun 116/1. maddesinde “konut”, “konut eklentisi”, 116/2. maddesinde ise, “açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi mutat olan yerler dışında kalan işyerleri ve eklentileri” olarak düzenlenmiştir.
5237 sayılı TCK’nun 116. maddesinde konuttan söz edilmesine rağmen, konut kavramının tanımına yer verilmemiştir. Ceza hukuku bakımından konut kısaca bir kimsenin geçici de olsa oturmak için sığındığı her nevi yer olarak tanımlanabilir. Konut dokunulmazlığını ihlal suçunda korunan hukuksal yarar kişinin özgürlük hakkı olduğundan, bu suçta konut kavramının geniş çerçevede değerlendirilmesi anlayışı öğretide ve mahkeme kararlarında baskın görüş olarak kabul edilegelmiştir. TCK’nun 116. maddesinde sadece konut değil konutun eklentisi de korunan mahal olarak belirtilmiştir. 5237 sayılı TCK’nun 116. maddesinde eklentiden ne anlaşılması gerektiği konusunda bir tanıma yer verilmemiştir.
-5237 sayılı TCK’nun 116/4. maddesinde, yalnızca konut dokunulmazlığını ihlal suçu için geçerli olan nitelikli unsurlar düzenlenmiştir. Bu hükme göre, “fiilin, cebir veya tehdit kullanılmak suretiyle ya da gece vakti işlenmesi halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.”
-TCK’nın 116/4. maddesinden başka, konut dokunulmazlığını ihlal suçunun da yer aldığı, TCK’nun kişilere karşı suçlar kısmının hürriyete karşı suçlar bölümünde 119. maddesinde, bu bölümde yer alan diğer bazı suçlarla ortak nitelikli unsurlar düzenlenmiştir. Ortak hüküm başlığını taşıyan TCK’nun 119. maddesine göre, “eğitim ve öğretimin engellenmesi, kamu kurumu veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının faaliyetlerinin engellenmesi, siyasi hakların kullanılmasının engellenmesi, inanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleme, konut dokunulmazlığının ihlali ile iş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçlarının; silahla, kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle, imzasız mektupla veya özel işaretlerle, birden fazla kişi tarafından birlikte, var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak, kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle işlenmesi halinde, verilecek ceza bir kat artırılır. Bu suçların işlenmesi sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.”
-5237 sayılı TCK’nun 116/4. maddesine göre, konut dokunulmazlığını ihlal suçunun cebir veya tehdit kullanılmak suretiyle işlenmesi bu suçta cezayı ağırlaştırıcı neden olarak düzenlenmiştir. 5237 sayılı TCK’nun 116. maddesinde yer alan konut dokunulmazlığını ihlal suçunda cezayı ağırlaştıran cebir eşya üzerinde uygulanan cebir değil, kişi üzerinde uygulanan cebirdir. Fiilin tehdit kullanılarak işlenmesi de cezanın artırılmasını gerektiren nitelikli unsurlardandır. Tehditte, gerçekleşmesi failin isteğinin yerine getirilmemesi kaydına bağlı olan bir tecavüz, kötülük mağdura bildirilmektedir.
-Gece vakti, 5237 sayılı TCK’nun 6/1-e maddesinde açıklanmıştır. Buna göre, “gece vakti, güneşin batmasından bir saat sonra başlayan ve doğmasından bir saat evvele kadar devam eden zaman dilimini ifade eder.” Konut dokunulmazlığını ihlal suçunun gece vakti işlenip işlenmediği, mevsime ve suçun işlendiği yerin bulunduğu coğrafyaya göre değişir. Bunun için suçun işlendiği zamanın tam olarak saptanması zorunlu bulunduğu gibi, suçun işlendiği yerde güneşin doğuş ve batış saatlerinin de saptanması zorunluluğu vardır.
-5237 sayılı TCK’nun 119/1-a maddesine göre, konut dokunulmazlığını ihlal suçunun silahla işlenmesi halinde verilecek ceza bir kat artırılır. Silah kavramının tanımı 5237 sayılı TCK’nun 6/1-f maddesinde yapılmıştır. Buna göre silah deyiminden, “1. Ateşli silahlar, 2. Patlayıcı maddeler, 3. Saldırı ve savunmada kullanılmak üzere yapılmış her türlü kesici, delici veya bereleyici alet, 4. Saldırı ve savunma amacıyla yapılmış olmasa bile fiilen saldırı ve savunmada kullanılmaya elverişli diğer şeyler, 5. Yakıcı, aşındırıcı, yaralayıcı, boğucu, zehirleyici, sürekli hastalığa yol açıcı nükleer, radyoaktif, kimyasal, biyolojik maddeler” anlaşılır.
-Konut dokunulmazlığını ihlal suçunun kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle işlenmesi mümkündür. Fail örneğin, maske takmak, tanınmayacak şekilde makyaj yapmak, takma saç-sakal kullanmak, polis üniforması giymek gibi tanınmasını engelleyici bazı değişikliklere başvurur. Bu ağırlaştırıcı nedenin uygulanması için failin kendisini tanınmayacak bir hale sokması yeterli olup, yapılan değişikliğe rağmen mağdurun faili tanımış ya da korkmamış olmasının önemi yoktur. Başka bir deyişle, fail kendisini tanınmayacak bir hale getirmiş olasına rağmen, mağdur onu tanımışsa bile söz konusu ağırlaştırıcı neden uygulanır. Bu ağırlaştırıcı nedeninin kabul sebebi, bu suretle failin suç işledikten sonra ortaya çıkarılması ve yakalanmasındaki güçlük olmalıdır.
-5237 sayılı TCK’nun 119/1-c maddesine göre, konut dokunulmazlığını ihlal suçunun birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi ağırlaştırıcı neden olarak kabul edilmiştir. Dolayısıyla, bu suçun en az iki kişi tarafından birlikte işlenmesi suçun nitelikli halini oluşturacaktır. Suçun birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesinden, suçun icra hareketlerinin müşterek fail olarak sorumluluğu gerektirecek şekilde gerçekleştirilmiş olması anlaşılır.
-Konut dokunulmazlığını ihlal suçunun var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak işlenmesi 765 TCK’nda konut dokunulmazlığını ihlal suçunda ağırlaştırıcı neden olarak düzenlenmemişti. Ancak 5237 sayılı TCK, bu durumu konut dokunulmazlığını ihlal suçu bakımından 119/1-d maddesinde ağırlaştırıcı neden olarak kabul etmiştir.
-5237 sayılı TCK’nda ise tek konut dokunulmazlığını ihlal suçu düzenlemiş olup, bu suçun kamu görevinin sağladığı nüfuzun kötüye kullanılması suretiyle işlenmesi cezayı ağırlaştırıcı nitelikli unsur olarak düzenlenmiştir. 5237 sayılı TCK’nun 6/1-c maddesine göre, “Kamu görevlisi deyiminden; kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişi” anlaşılır. Bu tanıma göre, kişinin gördüğü iş kamusal bir faaliyetse, kendisi Türk Ceza Kanunu bakımından kamu görevlisi sayılacaktır.
-Konut dokunulmazlığını ihlal suçu, kasten işlenebilir. Bu suçun kanunda taksirli şekli düzenlenmediğinden, bu suçun taksirle işlenen şekli cezalandırılmaz. Buradaki kast, failin, başkasının konut dokunulmazlığını bilerek ve isteyerek ihlal etmiş olmasıdır.
-Yargıtay bazı kararlarında, suçun hukuka aykırılık unsurunun oluşmasını engelleyen meşru savunma, zorunluluk hali gibi hukuka uygunluk nedenlerini hatalı bir hukuksal değerlendirmeyle konut dokunulmazlığı özel kastı olarak belirlenip, kastın yokluğu nedeniyle suçun oluşmadığı sonucuna varıldığı da görülmektedir.
-Konut dokunulmazlığını ihlal suçunda failin suçun maddi unsurlarındaki hatası, TCK’nun 30/1. maddesine göre, kastın varlığını engeller. TCK’nun 30/1. maddesine göre, suçun maddi unsurlarının somut olaydaki varlığı konusunda hataya düşen kişi, bu hatasından kaçınılmaz bir hata olmasa da yararlanır ve kastının yokluğu nedeniyle tipe uygun eylemi kusurlu, dolayısıyla suç olmaz. Failin bu hatası dolayısıyla taksirli sorumluluk hali TCK’nun 30/1. maddesinde saklı tutulmuşsa da konut dokunulmazlığını ihlal suçunun taksirli şekli bulunmadığından bu suç taksirle işlenemez ve eylem suçta kanunilik ilkesi bağlamında suç sayılmaz; fail cezalandırılmaz.
-237 sayılı TCK’nun 26/2. maddesine göre, “Kişinin üzerinde mutlak surette tasarruf edebileceği bir hakkına ilişkin olmak üzere, açıkladığı rızası çerçevesinde işlenen fiilden dolayı kimseye ceza verilmez.” Konut dokunulmazlığını ihlal suçunda ilgilinin rızası fiili baştan itibaren hukuka uygun hale getirdiği için ortada bir suç yoktur. İlgilinin rızasından anlaşılması gereken, suçla korunan hukuki yararın sahibi, ihlale rıza gösterdiğinde, bu rızanın hukuka aykırılık unsuruna etkide bulunması ve fiili hukuka uygun hale getirmesidir. Ancak konut dokunulmazlığını ihlal suçu bakımından rızanın işlevi farklıdır. Bu suçta hak sahibinin rızasının bulunmaması, suç tipinin varlığı yönünden kanunen aranan bir unsurdur. Hak sahibinin rızasının varlığı halinde, suçun varlığı için kanunun aradığı şartlardan biri (yani rızanın yokluğu şartı) gerçekleşmemiş olacağından konut dokunulmazlığını ihlal suçu oluşmayacaktır.
-5237 sayılı TCK’nun 35. maddesine göre, “(1) Kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur.
-Konut dokunulmazlığını ihlal suçu sırf hareket suçu olup, tam teşebbüs biçimindeki teşebbüse elverişli olmayıp, ancak eksik teşebbüse elverişlidir. Konut dokunulmazlığını ihlal suçunun girmek suretiyle işlenmesi halinde, hareket parçalara ayrılabilir olduğundan, teşebbüs mümkündür; çıkmamak suretiyle işlenmesi halinde ise teşebbüs mümkün değildir.
-Konut dokunulmazlığını ihlal suçunda seçimlik hareketlerden biri olan çıkmamak eyleminde suç, ihmali suç niteliği sergiler. Konut dokunulmazlığını ihlal suçu, çıkmamak eyleminde ihmali hareketle başlayıp, ihmali hareketle devam eden kesintisiz suç niteliğini taşır. Suça teşebbüsün varlığı için ise, kişinin işlemeyi kastettiği bir suçu icraya başlaması gerekir.
-Öğretide ağırlıklı olarak kabul edildiği üzere salt ihmali suçlar teşebbüse elverişli değildir. Konut dokunulmazlığını ihlal suçunda fail ya konuttan çıkmıştır ya da çıkmamıştır. Örneğin, kendisine çıkması söylenen kişinin çıkar gibi yaparak merdivenin arkasına saklanmaya çalışırken arkadan takip eden hizmetçi tarafından görülmesi durumu çıkmamaya teşebbüs olarak değerlendirilmiştir. Kanaatimizce, evden çıkmamakla suç tamamlanmıştır; failin, çıkmama sonucunu sürdürmek için kendisine saklanacak yer araması, teşebbüs olarak değerlendirilemez.
-Konut dokunulmazlığını ihlal suçunun basit şekli şikâyete bağlı tutulmuştur. Hem konut ve eklentisi hem de işyeri ve eklentisi hakkında (TCK m. 116/1,2) konut dokunulmazlığını ihlal suçunun soruşturulması ve kovuşturulması şikâyet koşuluna bağlıdır. Ancak suçun nitelikli şekillerinde soruşturma ve kovuşturma şikâyete bağlı değildir, resen takibat yapılır. Şikâyet hakkı, dava zamanaşımı süresi içerisinde olmak kaydıyla, şikâyet hakkı sahibinin fiili ve failin kim olduğunu öğrendiği günden itibaren altı ay içinde kullanılmak zorundadır (TCK 73/1,2). Şikâyet hakkı, suçtan zarar gören kişiye aittir.
-Konut dokunulmazlığını ihlal suçu (TCK m. 116) uzlaşma kapsamındaki bir suç olmasına rağmen, TCK m. 119’da düzenlenen nitelikli hallerin uzlaşma kapsamı dışında olduğu kanaatindeyiz. CMK’nın 253. maddesinde uzlaşma kapsamındaki suçların sınırlı sayılı olması, bu maddede sayılan suçları ve ilgili maddelerini örnekseme yoluyla genişletmeye engeldir.
-Nitekim Yargıtay konuyla ilgili bir kararında, “TCK’nın 119. maddesi kapsamındaki nitelikli konut dokunulmazlığını bozma suçu, CMK’nın 253/1. fıkrası b bendi 3. nolu alt bendi kapsamı dışında bulunduğundan; 5237 sayılı TCK’nın 116/1, 119/1-c maddeleri ile cezalandırılmasına karar verilen ve cezaları onanarak kesinleşen hükümlü K.G. hakkında konut dokunulmazlığını bozma suçundan verilen hükmün uzlaşma kapsamında olmaması nedeniyle uzlaştırma yoluna gidilemeyeceği gözetilmekle” hükmün bozulması gerektiğini belirtmiştir
BİZİMLE İLETİŞİME GEÇMEK İÇİN BURAYA TIKLAYABİLİRSİNİZ