yükleniyor...
Sosyal iletişim araçlarının gelişmesi, kişilerin tanıdıkları yahut tanımadıkları insanlarla çok kolay şekilde iletişime geçmeleri ve gençler arasında yaygınlaşan zorbalık nedeniyle hakaret suçlarının arttığını gözlemlemekteyiz. Bu bağlamda tarafımıza hakaret suçu ve hakaret tazminatı yönünden birçok soru yöneltilmektedir.
Hakaret suçu sonucunda açılan ceza davası ve hakaret nedeniyle açılan tazminat davasının akıbeti ile ilgili sorularla (ne kadar ceza verilebileceği, ne kadar tazminat ödenmesi gerektiği), verilecek olan cezanın adli sicile işlenip işlenmeyeceği, hangi kelimelerin hakaret sayıldığına dair sorularla sık sık muhatap olmaktayız. Yazımızda iş bu soruları toplu şekilde yanıtlamaktayız.
Hakaret kelimesinin sözlük anlamı; onur kırıcı söz, onura dokunma, küçültücü söz veya davranıştır. Toplumda da yine aynı şekilde kişileri küçültmek, onurlarını zedelemek, rencide etmek amacıyla sarf edilen sözler, sövmek, kötü bir eylem isnat etmek hakaret olarak isimlendirilmektedir.
Hakaret suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun “Şerefe Karşı Suçlar” başlıklı 8. Bölümünde düzenlenmiş, bu düzenleme ile kişilerin onur ve saygınlığını korumak amaçlanmıştır.
Madde 125- “ (1) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden (…) veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir.
(2) Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.
(3) Hakaret suçunun;
İşlenmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.
(4) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/15 md.) Hakaretin alenen işlenmesi halinde ceza altıda biri oranında artırılır.
(5) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/15 md.) Kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır. Ancak, bu durumda zincirleme suça ilişkin madde hükümleri uygulanır.”
Türk Ceza Kanunun 125. Maddesi 1. Ve 2. Fıkralarında hakaret suçunun temel hali (basit) düzenlenmiş ve bu suçun cezası belirlenmiştir. Buna göre kişinin şeref ve onuruna yönelik olarak somut bir suç isnat edilmesi, kişiye sövülmesi hakaret suçunun temel hali olarak düzenlemiş, bu fiilin çeşitli iletişim araçlarıyla işlenmesi hali de suçun temel hali içerisinde düzenlenmiştir. Ayrıca kişinin gıyabında, en az üç kişinin önünde hakaret edilmesi halinde de suçun basit haliyle cezalandırılmaları gerektiği düzenlenmiştir. Mezkûr kanun maddesine göre basit hakaret suçunu işleyen şahısların 3 aydan 2 yıla kadar hapis cezası yahut adli para cezasıyla cezalandırılmaları öngörülmüştür.
Hakaret suçunun nitelikli hali Türk Ceza Kanunun 125/3. Maddesinde düzenlenmiştir. Kamu görevlisinin görevini ifa ettiği sırada hakaret uğraması, görevinden dolayı hakarete uğraması hakaret suçunun nitelikli hallerinden biridir. Bir kişinin dininden, inancından, inancına göre yaşamasından dolayı; felsefi, siyasi görüşünden dolayı hakarete uğraması da nitelikli hakaret suçunu oluşturmaktadır. Bu durumda suçu işleyen kişi 1 ila 2 yıl arasında hapis veya adli para cezasıyla cezalandırılacaktır. Ayrıca Türk Ceza Kanunun 125/4. Maddesinde düzenlenen alenen hakaret suçu da hakaret suçunun nitelikli hallerinden biridir.
Alenen hakaret suçu Türk Ceza Kanunun 125/4. Maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre kişinin sayısı belirsiz kişilerin önünde küçük düşürülmesi, rencide edilmesi, somut bir suç isnat edilmesi veya sövülmesi hakaret suçunun nitelikli hali olarak düzenlenmiş, kişinin toplum nezdindeki saygınlığının korunması amaçlanmıştır. İlgili maddeye göre hakaretin aleni olması halinde ceza altıda bir oranında artırılacaktır.
Yargıtay 4. Ceza Dairesi 13.04.2022 tarihli, E. 2020/438 K. 2022/10102 sayılı ilamında sanığın pastanede hakaret ettiğini, pastanede edilen hakaretin aleni olduğunu, bu nedenle 125/4. Maddeye göre suçun cezasında artırıma gidilmesi gerektiğini belirtmiştir.
Hakaret suçu yukarıda da açıklandığı üzere Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenmiş bir suçtur ve dava kamu adına Cumhuriyet Savcıları tarafından açılmaktadır. Yani hakaret suçuna ilişkin dava, kamu davası niteliğindedir.
Ancak davanın açılabilmesi için hakaret suçundan dolayı mağdur olan kişinin şikayetçi olması şarttır. Zira hakaret suçu şikâyete bağlı bir suçtur. Ancak burada istisna söz konusudur: kamu adına hareket eden kişilerin görevlerinden dolayı uğradıkları hakaretlere ilişkin ve cumhurbaşkanına edilen hakaretlere ilişkin şikâyet şartı bulunmamaktadır.
Suçun mağduru konumunda olan yani onur, şeref ve haysiyetine dil uzatılarak rencide edilen kişiler şikayetçi olduktan sonra Cumhuriyet Savcıları hakaret suçunun koşullarının oluşup oluşmadığını, zamanaşımı süresinin geçip geçmediğini nazara alarak iddianame hazırlamaktadır.
Hakaret davası yukarıda da ifade edildiği gibi şikâyete bağlı bir suçtur ve şikâyete bağlı suçlarda 6 aylık şikayet süresi söz konusudur. Mağdur suçu ve suçluyu öğrendikten sonra 6 ay içinde şikayetçi olmak zorundadır. Türk Ceza Kanunun 73. maddesinde 6 aylık şikayet süresine uyulmadığı takdirde soruşturma ve kovuşturma yapılamayacağı, 6 aylık sürenin suç teşkil eden eylemin ve eylemi gerçekleştiren kişinin öğrenilmesi ile başlayacağını(zamanaşımını geçmemek üzere), şikayetten vazgeçmenin mümkün olduğunu ve diğer şartları düzenlemektedir.
Kamu görevlisine karşı, kamu görevi nedeniyle hakaret edilmesi halinde şikayetçi olma şartı bulunmadığından 6 aylık şikayet süresi de uygulanmamaktadır. Bu durumda Türk Ceza Kanunun 66. Maddesindeki zamanaşımı süreleri gündeme gelmektedir. TCK madde 66/1-e ‘ye göre hakaret suçları için 8 yıllık zamanaşımı süresi mevcuttur.
Şikâyete bağlı olan tüm suçlarda olduğu gibi hakaret suçunda da şikâyetten vazgeçmek mümkündür. Ancak şüpheli veya sanık olarak yargılanan kişinin şikâyetten vazgeçmeyi kabul etme zorunluluğu bulunmamaktadır. Suç atfedilen kişi soruşturma aşamasında Kovuşturmaya Yer Olmadığına dair Karar almak isteyebilir yahut kovuşturma aşamasında beraat etmeyi talep edebilir. Bu durumda yargılama devam edecek, kişi suçsuz bulunursa KYOK yahut beraat kararı verilecektir. Ancak suç isnat edilen kişinin suçlu olduğuna karar verilirse şikâyet bulunmadığından düşme kararı verilecektir.
Hakaret suçu aynı zamanda haksız fiil teşkil ettiğinden bu suç nedeniyle tazminat istenmesi mümkündür. Kişinin onur ve saygınlığının hedef alınması, rencide edilmesi sebebiyle kişi manevi tazminat davası açabilir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun “ Kişilik hakkının zedelenmesi” başlıklı 58. Maddesinde;
“Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir.
Hâkim, bu tazminatın ödenmesi yerine, diğer bir giderim biçimi kararlaştırabilir veya bu tazminata ekleyebilir; özellikle saldırıyı kınayan bir karar verebilir ve bu kararın yayımlanmasına hükmedebilir.”
Hakaret suçu hakkında uygulanan 6 aylık şikayet süresi sadece suçun soruşturulması ve kovuşturulması koşulu olup tazminat davasında uygulanan bir süre değildir. Daha açık bir ifadeyle kişi kendisine hakaret edildiğini ve kendisine hakaret eden şahsı öğrendikten sonra 6 ay içinde şikayetçi olmalıdır. Ancak tazminat davası için bu altı aylık süre uygulanmamaktadır. Ayrıca haksız fiiller için geçerli olan “fiili ve faili öğrendikten sonra iki yıllık zamanaşımı da uygulanmamaktadır. Burada haksız fiili oluşturan eylem aynı zamanda suç olduğundan kişi cezanın zamanaşımı süresi olan 8 sene içinde manevi tazminat davası açabilmektedir.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi E. 2016/12827, 2016/12073 K. sayılı ilamında hakaret nedeniyle açılan manevi tazminat davasında zamanaşımı süresinin iki yıl olduğunu, hakaret eyleminin başlı başına bir suç olmasından bahisle de bu iki yıllık sürenin 8 yıla çıkacağına karar vermiştir.
Uygulamada da hakarete ilişkin takdir edilen tazminat miktarı Mahkemeden Mahkemeye değişmektedir. Mahkemeler hakaretin ağırlığı, aleni olup olmaması, tarafların sosyo ekonomik durumu gibi kriterleri nazara alarak dosya bazlı belirlemeler yapmaktadır. Örneğin bazı dosyalarda 10.000 TL tazminat belirlenirken, bazı dosyalarda 1.000.000 TL tazminata hükmedildiği görülmektedir. Burada hakimlerin kararını etkileyen en önemli faktör manevi tazminatın zenginleşme aracı olarak görülemeyeceği hususudur.
Hakaret suçunun soruşturulması ve kovuşturulması yaklaşık bir sene sürmektedir. Zira hakaret suçu 5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanununa eklenen 251. Madde ile basit yargılama usulüne tabi tutulmuştur. Bu yargılama türünde itiraz olmadıkça yargılamalar kısa sürede sonuçlanmaktadır. Ayrıca hakaret suçu hali hazırda uzlaşmaya tabi bir suçtur ve uzlaşma gerçekleştiğinde davalar çok daha kısa sürede sonuçlanabilmektedir.
Hakaret nedeniyle açılan tazminat davalarında ise yargılamalar tanık dinletilip dinletilmemesi durumuna göre 1 yahut 2 sene sürmektedir.
Açılan bir hakaret davası sonucunda suç işlendiği tespit edilir, mahkûmiyet kararı verilirse verilen bu kararın kesinleşmesi akabinde söz konusu suç adli sicil kaydına işleyecektir. Bu da kişilerin ömür boyu karşılarına çıkacak, memuriyet ve diğer iş mülakatlarında sorun yaratacaktır. Bu nedenle hakaret davalarında beraat kararı almak, beraat kararı olmasa dahi HAGB (Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması) kararı almak oldukça önemlidir. Söz konusu kararları almak da bir avukat yardımı ile mümkün olabilmektedir. Tecrübeli bir avukat beraat yahut HAGB kararı alınmasında etkin rol oynayacaktır. Yahut mağdur konumunda olan kişilerin vekili sıfatı ile davayı takip eden avukat sanık/şüphelinin daha fazla ceza alması ve bu kişiden tazminat alınması noktasında etkin rol oynayacaktır.
Avukatlık Kanunu’na göre, avukatların ücretsiz iş takibi yasal olmayıp bir ücret karşılığında dava takip etmesi veya danışmanlık yapması zorunludur. Ancak müvekkil avukat arasında imzalanan sözleşme ile belirlenecek olan ücretin Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin altında olmaması gerekmektedir.
Taraflar arasında yazılı bir sözleşme olmasa dahi avukatın en az Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde belirtilen ücreti alması gerekmektedir. Dolayısıyla hakaret suçu nedeniyle danışmanlık istenmesi halinde, belirli bir davanın takibinin istenmesi halinde avukat ve müvekkilin bir ücret kararlaştırması ve bu ücretin mezkûr mevzuatta belirlenen ücretin üstünde olması gerekmektedir.
Avukatlar bu şartlar çerçevesinde genel olarak kendilerine tevdi edilen işin niteliğine, değerine, harcayacakları emek ve mesaiyle göre bir ücret belirlemektedir.
Avukatın ücretini yukarıda yazılı koşullarda müvekkili ödemelidir. Ayrıca avukat dava sonunda kararlaştırılan (davanın müvekkili lehine sonuçlanması halinde hükmedilen) avukatlık ücretini de almaya hak kazanmaktadır.
Hakaret suçuna ilişkin olarak yahut başka herhangi bir suça ilişkin olarak başka türlü delil elde etme imkanının bulunmadığı ve ses kaydının yetkili makamlara sunmak ve suçu ispat etmek amacıyla alındığı durumlarda ses kaydı alınması yasaldır. Ceza davalarında maddi olgu her türlü delil ile ispatlanabileceğinden yasal olarak elde edilen ses kaydı da delil olarak kullanılacaktır.
Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 24.11.2021 tarihli, E. 2019/5283 K. 2021/27483 sayılı ilamında;
“Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; ev sahibi olan katılanın, kiracısı olan ve onlardan alacaklı olduğunu belirttiği sanıklarla telefonda yaptığı görüşmelerini kaydederek elde ettiği (kendisine karşı işlendiğini iddia ettiği tehdit ve hakaret suçlarıyla ilgili olarak, bir daha elde edilme olanağı bulanmayan) kayıtları, yetkili makamlara sunmak amacıyla topladığının, dolayısıyla hukuka uygun olduklarının kabulü gerektiğinden, hukuka uygun bu kayıtların, tüm dosya kapsamı ile birlikte değerlendirilerek, sanıkların hukuki durumlarının belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ve yerinde olmayan gerekçeyle beraat kararı verilmesi,”
Ceza yargılamalarında “vicdani delil sistemi” geçerli olup maddi vakayı ispatlamaya yarayacak her türlü delil serbesttir. Telefonda hakaret edilmesi halinde kişi hızlı davranıp bu hakaretleri hemen ses kaydına alarak bunu delil olarak kullanabilir. Ayrıca telefondaki konuşmaların hoparlöre verilmesi ile hakarete uğrayan kişilerin yanındaki şahıslar tanık olarak dinlenebilir.
Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 06.03.2015 tarihli, E.2013/8808, K.2015/23904 sayılı ilamında;
“Katılan ve tanık İ.A.’nın aşamalardaki tutarlı beyanlarında, birlikte belediye gişesinde saat 21.00 sıralarında çalıştıkları sırada cep telefonunun hoparlörünün açılmasıyla, sanığın ” o …. f…, seni mermi manyağı yapacağım ” şeklinde tehdit ve hakaret ettiğini belirtmeleri karşısında; hangi nedenle savunmaya itibar edildiği açıklanmadan ve yetersiz gerekçeyle her iki suçtan beraat kararı verilmesi, kanuna aykırıdır.”
Hakaret suçunun adli sicil kaydına işleyip işlememesi soruşturma sonrasındaki gelişmelerle yakından ilgilidir. Şöyle ki; hakaret suçu hali hazırda uzlaşmaya tabii bir suçtur. Uzlaşmaya yönlendirilen taraflar uzlaşmayı kabul eder ve şartlar da sağlanırsa şüpheli/sanık hakkında ceza verilmeyecek ve kişinin adli sicil kaydı bu davadan etkilenmeyecektir. Ayrıca yargılama sonucunda beraat kararı verilmiş olması halinde de yine bu yargılamanın adli sicil kaydına bir etkisi bulunmayacaktır. Kişinin suçu işlediği sabit görülür ancak Ceza Muhakemesi Kanunu 213. Maddeye göre aranan şartlar sağlanırsa hâkim hükmün açıklanmasını geciktirecek ve 5 yıl içerisinde yeni bir suç işlenmemesi halinde hakaret suçu adli sicilde yer almadan düşecektir. Başlatılan soruşturma sonucunda burada sıralanan ihtimaller gerçekleşmez ve kişi hapis veya adli para cezası alırsa söz konusu ceza kesinleştikten sonra adli sicil kaydında yer alacaktır.
Tarafınıza hakaret edildiği taktirde adli makamlara başvurmadan evvel bir avukat yardımı almanızı önermekteyiz. Zira size hakaret olarak gelen sözcükler çoğu zaman adli makamlarca kaba söz ve davranış, eleştiri gibi değerlendirilmekte ve başvurunuz dikkate alınmamaktadır. Yahut 6 aylık sürenin başlangıcı noktasında hataya düşebilir, başvuru hakkınız varken yanlış yorumlamalarla başvurudan kaçınmanız söz konusu olabilmektedir. Bütün bunlar konusunda dikkatli olunsa dahi delillerin eksik sunulması, hakarete ilişkin suç duyurusu dilekçesinin hatalı yazılması, eğer hakaret karşılıklı ise kendinizi zor duruma düşürecek deliller sunmanız gündeme gelebilecektir. Bu sayılan tüm durumlar avukatsız devam eden yargılamalarda sık sık yaşanmaktadır. Bu nedenlerle alanında uzman bir ceza hukukçusundan danışmanlık alarak yahut bu kişiye vekaletname vererek davanızı takip etmesini, sizi doğru yönlendirmesini sağlamanız gereklidir.
Sosyal medya üzerinden, telefon veya her türlü iletişim araçları üzerinden hakaret edilmesi mümkündür. Bu durumda eğer yazılı olarak hakaret edildiyse hakaret içeren konuşmanın görüntüsü ve hakaret eden kişinin kimliğini belirlemeye yardımcı olacak şekilde ekran fotoğrafı ve videosu alarak delil elde edilmelidir. Eğer hakaret içeren konuşmalar daha sonra kayıt almaya imkân vermeyen yöntemlerle (örneğin canlı yayın) yapılıyor ise bu durumda video veya ses kaydı almak mümkündür. Zira hakarete ilişkin suç duyurusunda bulunulacaksa evvela hakaret/ hakaret olduğu düşünülen sözler hakkında delil elde edilmeli ve adli yargı makamlarına sunulmalıdır.
Delil elde edildikten sonra Emniyet birimlerine başvurarak yahut Savcılıklara başvurarak şikâyet dosyası oluşturulmalıdır. Burada yasal yollarla elde edilmiş deliller sunulmalı, hakarete ilişkin süreç detaylı şekilde izah edilmelidir. Daha sonra da sürecin takibi çok önemlidir. Bu takibin ve hatta ilk aşamadaki işlemin de alanında yetkin bir avukat tarafından yürütülmesi oldukça mühimdir.
Günlük hayatta duyduğumuz, hakaret olarak tanımladığımız bazı kelimelerin Yargıtayca hakaret sayılmadığını, kaba söz veya eleştiri saydığını ifade etmiştik. Peki hukuk dünyasında hangi sözcükler hakaret olarak tanımlanmıştır? Şerefsiz, pez.venk, a.na ko.duğum, s.kerim, haysiyetsiz, salak, alçak, yavşak, hayvan, or.pu, fahişe, it, öküz, amk, adi, sahtekar, geri zekalı gibi kişileri küçük düşüren, aşağılayan sözler hakaret sayılan kelimelerdendir.
Bunların yanı sıra kişileri fiziksel özelliklerinden dolayı aşağılamak, rencide etmek amacıyla söylenen sözler de hakaret olarak kabul edilmektedir. Kör, topal, cüce, kel gibi ifadeler hakaret olarak tanımlanmıştır.
İnsanlara somut bir suç isnat etmek de hakaret olarak değerlendirilmektedir. Rüşvetçi, hırsız, tefeci, vatan haini gibi yüz kızartıcı, rencide edici suç isnatları hakarettir.
Herhangi bir söz içermeyen, ancak mesajı herkesçe bilinen el işaretleri hakaret olarak değerlendirilmektedir. Orta parmak göstermek gibi.
Yargıtay 19. Ceza Dairesi 10.06.2020 Tarih ,2019/29061 Esas, 2020/6332 sayılı Kararında sanığın sağ elini yumruk yaparak içinden baş parmağını geçirmesini hakaret amacıyla, küçük düşürme ve rencide etme amacıyla yaptığına karar vermiş, sanığın cezalandırılması gerektiğini açıklamıştır.
Beddua kişinin Yaratandan olumsuz bir istekte bulunmasını ifade etmektedir. Örneğin Allah belanı versin, Allah kahretsin gibi sözler beddua olarak tanımlanmaktadır. Yargıtay’a göre bunlar kişileri rencide etmek, aşağılamak amacıyla değil kötü niyetli dualar olarak (beddua) yorumlanmalıdır. Ve Ceza Kanunlarımızda bedduanın bir cezası bulunmamaktadır.
Yargıtay 4. Ceza Dairesi 27.05.2014 tarih, Esas : 2012/37501 Karar : 2014/18744;
“Karar Tarihi :Sanığın, kızının yargılandığı ceza davasında mahkumiyetine karar verilmesi üzerine adliye koridorunda söylediği, “Allah belasını versin, nasıl böyle bir karar verir” şeklindeki ifadelerin, müştekinin onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, ağır eleştiri ve beddua niteliğinde olması nedeniyle, hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, yerinde olmayan gerekçeyle mahkumiyet kararı verilmesi bozmayı gerektirmiştir.”(5)
Bir kişinin aynı anda hem hakaret suçunu hem tehdit suçunu işlemesi mümkündür ve sıkça karşılaşılmaktadır. Ancak her kelime ayrı ayrı değerlendirilmekte, kelimelerin anlamları ve söylenme amaçlarına bakılarak genellikle ayrı ayrı cezalandırma yoluna gidilmektedir.
Yargıtay 6. Ceza Dairesi 06.03.2019 Tarih, 2018/501 Esas, 2019/1358 Kararında tehdit ve hakaret kelimelerinin birbirlerinin peşi sıra söylenmesine rağmen sanığın söylemdeki amacına odaklanmış ve sanığın hem hakaret etme amacının olduğuna, hem tehdit etme amacının olduğuna kanaat getirmiş, iki ayrı suçtan cezalandırılması gerektiğini açıklamıştır.
Bazı durumlarda ise Yargıtay kişinin söylediği sözlerin bir bütünlük oluşturup oluşturmadığına, söylemlerin kül halinde tehdit veya hakaret amacı taşıyıp taşımadığına odaklanmaktadır. Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 16.2.2021 tarih ve E. 2018/46, K. 2021/38 sayılı ilamında sanığın tüm söylemlerinin aynı amaca hizmet ettiğine kanaat getirilmiş, sanığa sadece tehdit suçundan ceza verilmesi gerektiğine karar vermiştir.
Terbiyesiz, ayıp, lan, cahil, kendini bilmez, beceriksiz, meziyetsiz, karaktersiz, dinsiz, imansız, edepsiz, iki yüzlü, utanmaz, çingene, eğitimsiz, tecrübesiz gibi sözler kaba, nezaket dışı, eleştiri olarak değerlendirilmiştir.
T.C. Yargıtay 4.Ceza Dairesi Esas:2014-7131 Karar:2014-34933 Karar Tarihi:03.12.2014;
“Somut olayda; sanığın hükümlü olduğu, eşinin kendisine vasi olarak atandığı, ancak sanığın vasilik görevini gereği gibi yerine getirmediği ve bu nedenle kendisini maddi olarak zarara uğrattığını düşünerek eşinin vasilik görevini sürdürmesini arzu etmediği, değiştirilmesini istediği, D. Sulh Hukuk Mahkemesi’ne bu hususta birkaç kez dilekçeyle başvurmasına karşın tüm taleplerinin mahkemece reddedildiği, sanığın zorlu koşullar altında cezaevinde iken bu nedenle D. Sulh Hukuk Mahkemesine hitaben “Anlaşılıyor ki masanın üstünde laik T.C. yasaları kanunları kitabı göstermelik duruyor, ayrıca masanın altında başka birilerine ait bir yasa kitabı var onun yasaları uygulanıyor. Öyle bir karar ancak X. TV’sinde uyduruktan dizi yapılmış abuk subuk mahkeme dizisinde görülmektedir… Davacım haysiyetsiz, şerefsiz, karaktersiz, onursuz, gurursuz olursa, (vasi atama dosyasındaki eşinden bahsediyor) beni yargılayan mahkemede laik T.C. yasalarını uygulamayıp F tipi bir yargılama yaparsa küçük bir ateşin üzerine benzin dökmeye benzer…” şeklindeki ifadeler içeren bir mektup yazdığı, sanığın mektupta yazdığı cümleler her ne kadar sert, kırıcı, rahatsız edici olsa da, tüm koşullar bir bütün olarak değerlendirildiğinde, sanığın katılana yönelttiği sözlerin, katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, rahatsız edici, kaba ve nezaket dışı davranış-ağır eleştiri niteliğinde olduğu ve hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle tebliğnamenin bozma düşüncesine iştirak edilmeyerek yapılan incelemede; eyleme ve yükletilen suça yönelik O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz iddiaları yerinde görülmediğinden tebliğnameye aykırı olarak, temyiz davasının esastan reddiyle hükmün onanmasına karar verilmiştir.”
Yargıtayca doğrudan hedef göstermeyen hakaret cümlelerinden dolayı da ceza verilemeyeceği değerlendirilmiştir. Örneğin Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 21.01.2014. tarihli, E: 2012/31757, K: 2014/1432 sayılı ilamında isim verilmeden, polis memurlarına yönelik yapılan hakarette beraat kararı verilmesi gerektiğine karar verilmiştir.
Uygulamada karşılıklı hakaret suçları ve haksız eylem sebebiyle yapılan hakaretlerde çoğunlukla ceza verilmemektedir. Ancak Kanun ve Yargıtay cezada indirim yapılabileceğinin de altını çizmektedir.
Madde 129- (1) Hakaret suçunun haksız bir fiile tepki olarak işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir.
(2) Bu suçun, kasten yaralama suçuna tepki olarak işlenmesi halinde, kişiye ceza verilmez.
(3) Hakaret suçunun karşılıklı olarak işlenmesi halinde, olayın mahiyetine göre, taraflardan her ikisi veya biri hakkında verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir.(7)
Cumhurbaşkanı ve Devlet Büyüklerine Hakaret, Türk Ceza Kanunun Devletin Egemenlik Alametlerine ve Organlarının Saygınlığına Karşı Suçlar bölümünde düzenlenmiştir. Kanun maddesiyle bir kişinin saygınlığı değil, devletin ve devleti temsil eden kişilerin saygınlığının korunması amaçlanmıştır.
Madde 299- (1) Cumhurbaşkanına hakaret eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/35 md.) Suçun alenen işlenmesi hâlinde, verilecek ceza altıda biri oranında artırılır.
(3) Bu suçtan dolayı kovuşturma yapılması, Adalet Bakanının iznine bağlıdır.
BİZİMLE İLETİŞİME GEÇMEK İÇİN BURAYA TIKLAYABİLİRSİNİZ