yükleniyor...
-
-Çocukların Cinsel İstismarı Suçu 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar adlı altıncı bölümün 103 maddesinde düzenlenmiştir. Bu kanuni düzenlemeyle çocukların cinsel istismara karşı korunmasını amaçlanmakta olup çocuklara yöneltilen her türlü cinsel davranış suç olarak tanımlanmış ve bu suçun failleri için ağır cezalar öngörülmüştür.
-Çocukların fiziksel ve ruhsal bütünlüğünü koruma amacı taşıyan bu yasa, sadece cezai yaptırımları değil, aynı zamanda mağdurların korunması ve hukuki süreçlerin nasıl işleyeceği konusunda da düzenlemeler içerir. Türkiye’de ve dünyada büyük yankı uyandıran bu suç türü, hukuki ve toplumsal açıdan sıkça tartışılan konular arasında yer almaktadır.
TCK m.103'e göre;
(1) Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, sekiz yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel istismarın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Mağdurun on iki yaşını tamamlamamış olması hâlinde verilecek ceza, istismar durumunda on yıldan, sarkıntılık durumunda beş yıldan az olamaz. Sarkıntılık düzeyinde kalmış suçun failinin çocuk olması hâlinde soruşturma ve kovuşturma yapılması mağdurun, velisinin veya vasisinin şikâyetine bağlıdır. Cinsel istismar deyiminden;
a) On beş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış,
b) Diğer çocuklara karşı sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar, anlaşılır.
(2) Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, on altı yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur. Mağdurun on iki yaşını tamamlamamış olması hâlinde verilecek ceza on sekiz yıldan az olamaz.
(3) Suçun;
a) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
b) İnsanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,
c) Üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı ya da üvey baba, üvey ana, üvey kardeş veya evlat edinen tarafından,
d) Vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruyucu aile veya sağlık hizmeti veren ya da koruma, bakım veya gözetim yükümlülüğü bulunan kişiler tarafından,
e) Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(4) Cinsel istismarın, birinci fıkranın (a) bendindeki çocuklara karşı cebir veya tehditle ya da (b) bendindeki çocuklara karşı silah kullanmak suretiyle gerçekleştirilmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(5) Cinsel istismar için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
(6) Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.
Çocuğun cinsel istismarı suçu TCK’nın 103. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre 15 yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış cinsel istismar suçunu oluşturmaktadır. Yine diğer çocuklara karşı sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar da bu kapsamdadır.
-Türk Ceza Kanunu’na göre çocuk, 18 yaşını doldurmamış birey olarak tanımlanır. Ancak TCK m.103 açısından çocuklar, yaş gruplarına göre farklı değerlendirilmektedir:
-15 yaş altı çocuklar, cinsel istismar suçunda mutlak mağdur olarak kabul edilir. Rızaları olup olmadığı gözetilmeksizin her türlü cinsel davranış suç sayılır.
-15-18 yaş arası çocuklar, cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen diğer yöntemlerle cinsel istismara maruz kalmaları halinde mağdur olarak değerlendirilir.
Bu ayrım, çocuğun cinsel istismarı suçu ile ilgili ceza tayini açısından önemlidir
-Bir eylemin çocukların cinsel istismarı suçu olarak kabul edilmesi için bazı hukuki unsurların oluşması gerekir:
-TCK m.103 kapsamında düzenlenen çocuğun cinsel istismarı suçu, bazı diğer suçlarla benzerlik gösterse de hukuki açıdan önemli farklara sahiptir:
-Çocuğun cinsel istismarı suçu, TCK m.103 kapsamında iki ana başlık altında incelenir: Basit cinsel istismar (TCK m.103/1) ve Nitelikli cinsel istismar (TCK m.103/2). Suçun niteliğine ve işlenme şekline bağlı olarak faile verilecek cezalar değişmektedir.
-TCK m.103/1 kapsamında değerlendirilen basit cinsel istismar, çocuğa yönelik cinsel içerikli fiillerin fiziksel temas içermesi veya içermemesi durumuna göre farklı sonuçlar doğurur. Çocuğun fiziksel ve psikolojik bütünlüğüne zarar veren her türlü cinsel davranış, failin kastına ve mağdurun yaşına bağlı olarak cezai yaptırıma tabi tutulur.
-Mağdur 15 yaşından küçükse, hukuki anlamda rıza gösterme yetisine sahip sayılmaz ve bu nedenle failin eylemi, çocuğun rızası olup olmadığına bakılmaksızın çocuğun cinsel istismarı suçu kapsamında değerlendirilir.
-Bu yaş grubundaki mağdurlar için herhangi bir cinsel davranış, doğrudan suç olarak kabul edilir ve fail ağır cezalara çarptırılabilir. 15-18 yaş arası çocuklara yönelik cinsel eylemler ise ancak cebir, tehdit, hile veya iradeyi sakatlayan diğer etkenler altında gerçekleşmişse suç sayılır.
-Basit cinsel istismar suçunun fiziksel temas olup olmamasına göre ayrımı da önemlidir. Eğer cinsel istismar, mağdurun bedeniyle doğrudan fiziksel temas kurularak işlenmişse, suçun niteliği daha ağır olarak değerlendirilir. Sarılma, dokunma, okşama veya öpme gibi fiiller bu kapsama girer. Ancak fiziksel temas içermeyen eylemler de TCK m.103 kapsamında suç sayılabilir.
-Örneğin, çocuğa yönelik cinsel içerikli konuşmalar yapmak, müstehcen görüntülerin gösterilmesi ya da dijital ortamda çocuğa yönelik cinsel içerikli mesajlar göndermek de suç teşkil eder. Fiziksel temas içermese dahi, çocuğun ruhsal bütünlüğüne zarar veren her türlü davranış çocuğun cinsel istismarı suçu kapsamına girer ve faile hapis cezası verilebilir.
-TCK m.103/2 maddesi, suçun belirli durumlarda daha ağır cezalarla değerlendirilmesini öngörmektedir. Suçun nitelikli hale gelmesini sağlayan en önemli faktörler mağdurun yaşı, failin toplumsal konumu ve suçun işlenme şeklidir. Nitelikli cinsel istismar, genellikle mağdurun savunmasız olduğu veya failin gücünü kötüye kullandığı durumları kapsar.
-Mağdur 12 yaşından küçükse, ceza oranları önemli ölçüde artırılır. Çünkü bu yaş grubundaki çocuklar, gelişimsel olarak kendilerini koruma yeteneğinden yoksundur ve bu nedenle cinsel istismara karşı en hassas grubu oluştururlar. Türk Ceza Kanunu’nda, 12 yaş altındaki çocuklara yönelik cinsel istismar, daha ağır bir suç olarak değerlendirilir ve failin aldığı hapis cezası artırılır.
-Failin kim olduğu da çocuğun cinsel istismarı suçu açısından büyük önem taşır. Eğer fail bir kamu görevlisi, öğretmen, veli, vasi veya çocuğun bakımından sorumlu herhangi bir kişi ise, bu durum güven ilişkisini kötüye kullanmak anlamına gelir. Failin çocuğa karşı otorite konumunda olması, mağdurun korunmasız hale gelmesine neden olduğu için cezai yaptırım daha da ağırlaştırılır.
-Suçun birden fazla kişi tarafından işlenmesi, istismarın organize bir şekilde gerçekleştirilmesi durumlarında söz konusu olur. Bir çocuğun birden fazla fail tarafından istismar edilmesi, suçun vahametini artırır ve ağır cezai yaptırımları beraberinde getirir. Aynı şekilde, cinsel istismarın şiddet, tehdit veya cebir kullanılarak işlenmesi, mağdurun fiziksel ve ruhsal sağlığı üzerinde çok daha ciddi etkiler yaratacağından, fail için öngörülen hapis cezası katlanarak artar.
-Bu bağlamda, TCK m.103/2 kapsamında değerlendirilen nitelikli cinsel istismar suçları, hem failin durumu hem de mağdurun içinde bulunduğu koşullara göre farklı cezai yaptırımlara tabi tutulmaktadır. Çocuklara yönelik cinsel suçlarla mücadelede, bu ayrım büyük bir önem taşımakta ve mağdurların korunmasına yönelik hukuki düzenlemelerin temel taşlarından birini oluşturmaktadır.
-Çocuğun cinsel istismarı suçu, TCK m.103 kapsamında ciddi yaptırımlara tabidir. Failin eylemi, mağdurun yaşı, suçun işleniş biçimi ve failin konumu gibi faktörler dikkate alınarak farklı cezai yaptırımlar uygulanmaktadır. TCK m.103/1 ve TCK m.103/2 kapsamında belirlenen cezalar, suçu işleyen kişinin ağır hapis cezalarına çarptırılmasını öngörmektedir.
-TCK m.103/1 kapsamında değerlendirilen basit cinsel istismar suçlarında, mağdurun yaşına göre değişen hapis cezaları öngörülmektedir. Eğer mağdur 15 yaşından küçükse, eylemin mağdurun rızasına bakılmaksızın suç teşkil ettiği kabul edilir.
Bu suçun cezası, 3 yıldan 8 yıla kadar hapis cezası olarak belirlenmiştir. Ancak failin eylemi fiziksel temas içermeyen bir davranışla gerçekleşmişse, mahkeme bu süreyi alt sınırdan değerlendirebilir. Fiziksel temas içeren eylemler söz konusu olduğunda ise ceza artırılmaktadır.
-TCK m.103/2 kapsamında değerlendirilen nitelikli cinsel istismar, mağdurun içinde bulunduğu özel koşullar veya failin statüsü nedeniyle daha ağır cezalandırılmaktadır. Bu suçun cezası, 8 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası olarak öngörülmüştür.
Eğer mağdur 12 yaşından küçükse, failin cezası minimum 10 yıl hapis cezasına yükseltilir. Bu yaş grubundaki çocukların cinsel istismara karşı en savunmasız grup olduğu kabul edildiğinden, ceza oranları da en ağır şekilde uygulanmaktadır.
-Çocuğun cinsel istismarı suçu, bazı durumlarda ağırlaştırıcı nedenlerle değerlendirilir ve failin cezası artırılır. TCK m.103/2 kapsamında aşağıdaki durumlar söz konusuysa, ceza oranları ciddi şekilde yükseltilir:
-Çocuğun cinsel istismarı suçu, toplumsal etkileri ve mağdurun hayatında yarattığı travmalar göz önünde bulundurularak diğer suçlardan farklı şekilde ele alınır. TCK m.103 kapsamında düzenlenen bu suçlarda zamanaşımı süreleri, mağdurun korunması ve adaletin gecikmemesi adına özel hükümlere tabidir.
-Çocuk mağdurların yaşları ve suçun niteliği göz önünde bulundurularak, genel ceza davalarında geçerli olan zamanaşımı kurallarından farklı bir işleyiş uygulanır.
-Genel olarak ceza hukuku sisteminde bir suç belirli bir süre içinde soruşturulmaz veya kovuşturulmazsa zamanaşımına uğrar.
-Ancak çocukların cinsel istismarı suçu, doğası gereği zamanaşımı süreleri açısından özel hükümlere tabidir. TCK m.103 kapsamında işlenen suçlar, failin cezalandırılmasını engellememek adına uzun zamanaşımı sürelerine sahiptir.
Türk Ceza Kanunu’na göre:
Bu süreler, suçun işlendiği tarihten itibaren değil, mağdur 18 yaşını doldurduktan sonra işlemeye başlar. Bu düzenleme, çocuk mağdurların yetişkin olduklarında haklarını arayabilmelerine olanak tanımak için getirilmiştir.
-Çocukların istismar suçlarında zamanaşımı süresinin başlangıcı, suçun işlendiği tarihe değil, mağdurun 18 yaşını doldurduğu tarihe göre hesaplanır. Bu, mağdurun çocukluk döneminde yaşadığı travmalar nedeniyle uzun yıllar boyunca şikâyette bulunamaması ihtimaline karşı alınmış bir önlemdir.
Örneğin:
12 yaşındaki bir çocuğa karşı işlenen basit cinsel istismar suçu, 18 yaşını doldurduktan sonra 15 yıl içinde soruşturulabilir.
10 yaşındaki bir çocuğa yönelik nitelikli cinsel istismar suçu, mağdur 18 yaşına geldiğinde başlamak üzere 20 yıl boyunca zamanaşımına uğramaz.
-Bu düzenleme, mağdurların yetişkin olduklarında bilinçli bir şekilde adli süreci başlatabilmelerine imkan tanır ve faillerin uzun yıllar boyunca yargılanabilir olmasını sağlar.
-Eğer çocuğun cinsel istismarı suçu zamanaşımı süresi içinde soruşturulmaz veya dava açılmazsa, devlet bu suç için ceza veremez. Zamanaşımı süresi dolduğunda, failin yargılanması mümkün olmaz ve suç cezasız kalır.
-Ancak çocuk mağdurlar açısından adaletin sağlanması ve suçların cezasız kalmaması için devlet yetkilileri ve hukukçular bu tür suçlarda zamanaşımına uğramaması adına hızlı hareket etmek zorundadır. Ayrıca, mağdurun psikolojik etkiler nedeniyle geç başvurması halinde, delil durumuna göre dava açılabilmesi için istisnai yollar araştırılabilir.
-Bu nedenle, TCK m.103 kapsamında işlenen suçlarda zamanaşımı süresi uzun tutulmuş olup, çocukların korunması için özel hükümler getirilmiştir. Zamanaşımı süresinin dolmasına izin vermemek için mağdurların ve yakınlarının bilinçlendirilmesi büyük önem taşır.
-Çocuğun cinsel istismarı suçu, yalnızca hukuki bir mesele değil, aynı zamanda toplumsal ve psikolojik boyutları olan ciddi bir sorundur. TCK m.103, TCK m.103/1 ve TCK m.103/2 kapsamında düzenlenen bu suçlara karşı hukuk sisteminin etkin şekilde işlemesi, mağdurların korunmasını sağlamak açısından hayati önem taşımaktadır.
-Ancak yalnızca failin cezalandırılması yeterli değildir; çocukların korunması için hukuki süreçlerin etkili bir şekilde işletilmesi, önleyici tedbirlerin alınması ve mağdurların rehabilitasyonu da sürecin önemli bir parçasıdır.
BİZİMLE İLETİŞİME GEÇMEK İÇİN BURAYA TIKLAYABİLİRSİNİZ