yükleniyor...
Evlat edinme kurumu 4721 sayılı Türk Medeni Kanun’un 305-320. maddelerinde evlat edinen ile evlatlık arasında soybağının kurulmasını sağlayan bir yol olarak düzenlenmiştir. Evlat edinme ilişkisi kan bağına dayanmadan kişilerin mahkeme kararı ile soy bağı kurmalarını sağlamaktadır. Evlat edinme ilişkisinin yegane amaçlarından biri çocuk sahibi olmayan kişilerin ana baba olma sevincini yaşamaları ev çocuk sevgisini ve şefkatini tatmaları buna ek olarak da soylarını devam ettirmektir. Bir diğer amacı ise evlilik dışı çocukların veyahut bakıma ve sevgiye muhtaç çocukların aile ilişkisi içinde bulunmalarını gelecek nesillerin aile kavramının bilincinde olup bunun farkındalığıyla toplumu geliştirmektir. Şayet herkes barındığı çatı altında bir aile kavramını bilmek ve bu kavramın kendisine katmış olduğu sevgi, merhamet ve şefkatin bilincindedir.
Yürürlükte bulunan 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'u evlat edinme şartlarını evlat edinilenin bulunduğu duruma göre farklı koşullar öngörerek düzenlemiştir. Buna göre evlat edinme şartları evlat edinilenin "küçük olması" , "ergin olması" veyahut "kısıtlı olması" açısından farklı esaslara tabi tutulmuştur.
Yürürlükte bulunan 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un 305/f.1 hükmünde "Bir küçüğün evlat edinilmesi, evlat edinen tarafından bir yı süreyle bakılmış ve eğitilmiş olması koşuluna bağldır" denmiştir. Kanun lafzında geçen "küçük" terimi 18 yaşını doldurmamış ve ergin olmamış kişileri kapsamaktadır.
Bu düzenleme 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'unun gelmesi ile yürürlükten kalkan eski Medeni Kanun'umuzda mevcut değildi. Bu şartın evlat edinmeye getirilmiş olmasındaki başlıca amaç kimsenin bakmadğı ve eğitimine hiç bir katkıda bulunmadığı bir küçüğü evlat edinmesini engellemekte ve taraflara(evlat edinen ile evlat edinilene) bir deneme süresi veyahut bir başka tanımlamayla birbirlerine ısınmalarını sağlamaktadır. Bu bir yıllık süreç küçük ile evlat edinen arasındaki sürekli bir ilişkiyi ifade etmektedir. Bu (sürekli ilişki) nitelikte olmayan ilişkileri kapsayan bir diğer tabirle boş zamanların birlikte değerlendirildiği zamanlar sürekli bir ilişki olarak nitelendirilemeyecek ve dolayısıyla kanun metninde yer alan şartın sağlanmasını sağlamayacaktır.
Ancak kanun metninde bu bir yıllık sürenin ispatının nasıl yapılacağına ilişkin herhangi bir açıklama yapılmamıştır. İspat koşulları somut olaya göre değişmekte olup mahkemeye sunulacak deliller ile sabit hale getirilebilecektir. Bu delillerden en kuvvetlisi ise koruyucu aile olan ailenin evlat edinme kurumundan faydalanmasıdır. Ancak tarafımızca evlat edinen ile evlat edinilenin mernis adreslerinin de bir yıl süreyle aynı olması da evlat edinenin evlat edinilene bir yıl süreyle baktığı ve eğittiğine somut bir delil teşkil edecektir. Önemini vurgulamadan geçemeyeceğimiz ve mahkeme süresince toplanan delillerden olan sosyal inceleme raporunun önemi de bu bir yıllık sürenin ispatı açısından önem taşımaktadır.
Yürürlükte bulunan 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un 305/f.2 hükmünde "Evlât edinmenin her hâlde küçüğün yararına bulunması" denmiştir. Aslında aranan bu şart evlat edinme müessesinin temel amacını oluşturmaktadır. Hatta kanundaki madde gerekçesinde de bu şartın evlat edinme işleminin olmazsa olmaz bir koşulu olarak nitelendirilmiştir.
Kanun metninde geçen "yarar" teriminin evlat edinilen açısından takdiri şüphesiz mahkeme hakimindedir. Hakim takdiri ise her somut olayın kendine has oluşu tarafların ilişkileri, tarafların durumu, bulunulan ortam, çocuğun fiziki, sosyal ve ekonomik geleceğinin gelişiminin sağlanmasına ilişkin şartlar göz önüne alarak oluşacaktır. Elbette hakim takdirini etkileyecek en büyük etken sosyal inceleme raporlarıdır.
Yürürlükte bulunan 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un 305/f.2 hükmünde "evlât edinenin diğer çocuklarının yararlarının hakkaniyete aykırı bir biçimde zedelenmemesi" denmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanun'unun gelmesi ile yürürlükten kalkan eski Medeni Kanun'umuzda küçüklerin evlat edinilmesinde evlat edinenin alt soyunun bulunmaması gerektiğini düzenlemiştii. Ancak 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'unun gelmesi ile alt soyu olan kişilerin de evlat edinilmesinin yolu açılmış oldu. Ancak bu kısıtlama tamamen kalkmamakla birlikte küçüğün evlat edinilmesinide evlat edinenin diğer çocuklarının evlat edinenlerden beklenen miras menfaatlerini, velayet hakkından kaynaklanan bakım, gözetim, eğitim gibi yükümlülüklerini yerine getirmelerine engel olmadığı durumda kişiler evlat edinebilecektir. Evlat edinenin bu yükümlülüklerini yerine getirememesi evlat edinme ilişkisinin kurulması hakkın kötüye kullanımı teşkil edecek ve dolayısıyla evlat edinme için gerekli şartlar sağlanamayacaktır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanun'unda kural olarak evli kişilerin birlikte evlat edinebileceği düzenlenmiştir. Kanunun bunu kural olarak öngörmesinin amacı evlat edinilen küçüğün anne-baba ilişkisine uygun olan aile ortamında sorunsuz bir yaşam sürmesi amaçlanmıştır. Evli olan kişilerin birlikte evlat edinmesinde aranacak şartlar şöyledir;
- Eşlerin birlikte evlat edinebilmesi için eşlerin evliliklerinin en az 5 yıldan beri devam ediyor olması veyahut her iki eşin de 30 yaşını doldurmuş olmaları gerekmektedir.
- Eşlerin her ikisinin de ayırt etme gücüne sahip olmaları gerekmektedir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un m.306/f.3 hükmünde "Eşlerden biri, en az iki yıldan beri evli olmaları veya kendisinin otuz yaşını doldurmuş bulunması koşuluyla diğerinin çocuğunu evlat edinebilir" denmiştir. Kanun metninden de anlaşılacağı üzere eşlerden biri diğer eşin çocuğunu/çocuklarını evlat edinebilmektedir. Bunun için eşlerin evliliklerinin iki yıldır devam ediyor olması veyahut evlat edinecek olan eşin otuz yaşını doldurmuş olması yeterlidir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanun'unda her ne kadar kural olarak evli kişilerin birlikte evlat edinebileceği düzenlenmişse de istisnai olarak evli kişilerin birlikte evlat edinmelerinin somut durumdan mümkün olmadığının anlaşıldığı durumlarda eşlerden birine tek başına evlat edinme hakkı tanınmıştır. Bahse konu hak 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'unun m. 307/f.3 hükmünde "Otuz yaşını doldurmuş olan eş diğer eşin ayırt etme gücünden sürekli olarak yoksunluğunu veya iki yılı aşkın süreden beri nerede olduğununun bilinmemesi ya da mahkeme kararıyla iki yılı aşkın süreden beri eşinden ayrı yaşamakta olaması yüzünden birlikte evlat edinmesinin mümkün olmadığını ispat etmesi halinde, tek başına evlat edinebilir" demiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanun'u m.307 hükmünde "Evli olmayan kişi otuz yaşını doldurmuş ise tek başına evlat edinebilir" denmiştir.
DEVAM EDECEK...